Köylüm Arete

(TÜBİTAK projemizdir.)
Kepez'imizin bilinmeyen kadın lideri..Kadim Ağacın Koruyucusu.. ARETE'ye..
Köylüm Arete Örneği: Lise Çağındaki Gençlerde Dijital Vakit Katlinden Tarihte İz Bırakan Kadınlara Doğru Kayan Vizyon
Kadın, insanlık tarihinde önemli bir yer alır. Kadınların gücü yaşamın her alanında derin izler bırakan , varoluşun temel taşlarından biridir. Bir anne olarak nesillerin yetişmesinde ; bir öğretmen, lider olarak toplumların şekillenmesinde ; bir sanatçı yada yazar olarak kültür ve medeniyetlerin gelişiminde kadınlar her zaman ön planda olmuştur ve unutmamalıyız ki kadınlar sadece birey değil ; insanlığın vicdanı ve sesidir. İşte sizlere tarihte iz bırakmış kadınlardan bir buket…




ARETE

ARETE:Anadolu'nun En Eski Vakıf Zeytinliğinin Koruyucusu Ve Lideri
Kepez ilçesinde varsakta saklı bir hikaye var. Buranın hikayesi Arete adında bir rahibe ile başlıyor:Arete, Pamphylia bölgesinde, özellikle Lybroton Kome'de önemli bir figürdür. Lybroton Kome, Pergamon'dan gelen bir yazıta göre zeytin çiftliği olarak da bilinir. Domitianus döneminde inşa edilen ve güneybatı cephesinde bulunan kulenin üzerindeki yazıtlar, bu yerleşimin bir köy yerleşimi olduğunu doğrulamaktadır. Arete, bu yerleşimin sahibi ve zeytinyağı üretiminde önemli bir rol oynamış bir kadındır. Adı, zeytinyağı işliklerinin üzerindeki yazıtlarda geçmektedir, bu da onun bu tesislerin sahibi veya yöneticisi olduğuna işaret eder. Arete koruyucudur, zeytin işliklerini , doğayı korumuştur, Perge yi kalkındırmıştır.Bir çok erkeğin olduğu yerde lider kimliği ile vakıfa yöneticilik yapmış bir kadındır. Arete, sadece zeytinyağı üretiminin organizasyonunda başarılı olmakla kalmamış, aynı zamanda bu üretimi kurumsallaştırmak için bir zeytin vakfı kurmuştur. Bu durum, onun güçlü bir statüye sahip olduğunu gösterir. Zeytinyağı üretimi ve köyün kontrolü Arete'den başlayarak, kızı Kille ve torunu Mouas'a kadar devam etmiştir. Üretimde sürdürebilirliği ve aile vakfının katkısını gösteren asıl etkileyici yazıt kızı Kille ve torunu Mouas tarafından vakfedilen zeytinlikleri anlatır. ”imparator Hadrian a ve lyrbosluların Apollonu na adadığı , çiftliği, 600 adet kültürlenmiş zeytin ağacı, Üç zeytinlik ve Kallikades Armada daki zeytinlikleri ömür boyu annesi Killeye devrettiği, annesinin ölümü ardından komorkhosun(muhtar) vakfı yaşatması, Eylül ün 3. Gününde apolon onuruna festival yapılıp halkın yeterince yedirilip içilmesi yazarken, yazıtın sonunda“ yukarıda sayılanları satmaya veya elden çıkarmaya , elde edilen geliri başka bir amaçla kullanmaya hiç kimse izinli değildir. Aksi halde perge Artemisine 1000 dinar ceza ödenecektir. Bu hususlar her daim korunacaktır.” Lyrboton Kome 'de 100 yıl işleyişin devam ettiğinin bir kanıtı yapılardaki farklı tekniklerde tadilatlar ve sonradan eklenen yapılarda farklı uygarlıklara ait izler....“Erdem” anlamına gelen Arete tarafından kurulan vakıfla ilgili yazıt, "Demeter'in yaşam boyu rahibesi olan Arete, bu iki katlı kuleyi köye söz verdiği üzere kendi servetiyle yaptırıp, çatısını örterek İmparator Kaisar Domitianus Augustus Germanicus ile asyl (dokunulmazlık) hakkına sahip Perge Artemis'ine adamıştır" şeklinde bir metin içerir. Yazıtın devamında, Arete'nin torunu Menneas oğlu Timas Etheous'un annesi Mouas ve Kille'nin aracılığıyla, harabe halindeki binanın onarılıp yeniden vakfedildiği belirtilmiştir. Böylece zeytinyağı işliği bir süre daha faaliyet göstermeye devam etmiştir.Arete Kulesi, özellikle 100 yıldır önemli yazıtlarıyla bilim dünyasında bilinmektedir ve Via Sebaste (İmparator Yolu) üzerinde yer alır, bu yol Döşemealtı'ndan Perge'ye gitmiştir. Sonuç olarak Lyrboton kome geçmişten günümüze önemini hala korumaktadır ve Arete , Perge territorium'unda karşımıza çıkan başarılı ve önemli bir kadın liderdir.

PLANCİA MAGNA

PLANCİA MAGNA:ilk kadın yönetici
Plancia Magna, dünya tarihindeki ilk kadın yöneticilerden biri olarak kabul edilen ve Roma İmparatorluğu döneminde Pamphylia bölgesindeki Perge kentinde yaşamış önemli bir figürdür. M.S. 1. ve 2. yüzyıllarda, kentin yöneticiliğini üstlenmiştir. Görev süresi boyunca Perge’nin mimari, sosyal, ekonomik ve dini yapısını geliştirmek için büyük çaba harcamış ve kendi kaynaklarını bu amaçlar için kullanmıştır. Plancia Magna, Artemis Tapınağı’nın yüksek rahibesi olarak görev yapmış ve bu pozisyonuyla hem dini hem de sosyal sorumluluklarını başarıyla yerine getirmiştir. Perge’nin bugün hala ayakta duran birçok yapısının inşasında veya restorasyonunda onun finansal katkısı büyük rol oynamıştır. Bu nedenle halk arasında “Perge’nin Kızı” olarak anılmıştır. Perge meclisleri, kendisine “Demiourgos”unvanını vererek ona olan minnettarlıklarını göstermiştir. Bu unvan, “dünyayı yaratan mimar”anlamına gelmekle birlikte, o dönemde en yüksek kamu görevlerinden biri olarak sadece erkekler için tasarlanmıştı. Ancak Plancia, bu geleneksel kuralları yıkarak bu unvana sahip olmuştur.Cömertliği ve toplum yararına olan katkıları, ölümünden sonra yazıtlarda “Plancia Magna kendi parasını harcadı.” ve “Kocasının kontrolü olmadan harcadı.” ifadeleriyle onurlandırılmıştır. Bu, onun sadece zenginliğiyle değil, aynı zamanda bağımsız ve güçlü bir kadın olarak halkı tarafından ne kadar sevildiğini de göstermektedir.


AURELİA PAULİNA

Aurelia Paulina'nın iyilikseverliği
Aurelia Paulina, Perge’nin tarihi ve sosyal yapısında önemli bir figür olarak öne çıkmaktadır. Propylon ve Hydreion arasında yer alan üç nişli teşhir alanında bulunan bir kadın heykeli ve iki kadın heykeli başından biri, Aurelia Paulina’ya ait olarak değerlendirilmiştir. Heykel başları çok net bilgiler sunmasa da, neredeyse eksiksiz bulunan kadın heykeli, Paulina’nın kimliği ve özellikleri hakkında önemli ipuçları vermektedir. Heykelde, Artemis ile ilişkilendirilen bir deniz kabuğu kolyesi takan Aurelia Paulina, Suriye kültürünü yansıtan bir kıyafetle tasvir edilmiştir. Bu durum, onun Suriyeli olabileceği iddiasını güçlendirmiştir. Kutsal mağaranın üzerindeki alınlıkta yer alan Artemis kabartmasının yanında bulunan ve heykeline oldukça benzeyen figürün de Aurelia Paulina’ya ait olduğu düşünülmektedir. Aurelia Paulina’ya dair yazıtlarda dikkat çeken bir diğer bilgi, tanrılaştırılmış İmparator Commodus’un kendisine Roma vatandaşlığı bahşettiğidir. Bu durum, Paulina’nın aslında Perge kökenli olmadığını, sonradan vatandaşlık almasına rağmen kent Aurelia Paulina için büyük çaba sarf ettiğini göstermektedir. Çalışmalarının ve Perge’ye katkılarının bir karşılığı olarak, onur yazıtında Paulina’nın demiourgos unvanına layık görüldüğü belirtilmiştir. Normalde yalnızca erkeklere verilen bu yüksek devlet memurluğu unvanını bir kadının elde etmesi, Paulina’nın Perge toplumu üzerindeki etkisinin ve saygınlığının bir kanıtıdır.


JALE İNAN

JALE İNAN:İLK ARKEOLOG
Jale İnan, Türkiye’nin ilk kadın arkeoloğu olarak bilim dünyasında önemli bir yere sahiptir. 1 Şubat 1914’te İstanbul’da doğmuş ve eğitimini Berlin ile Münih Üniversitelerinde tamamlamıştır. Doktorasını, ünlü arkeolog Ord. Prof. G. Rodenwaldt’ın öğrencisi olarak başarıyla tamamlamıştır. 1963 yılında profesör unvanını almış, 1975’te kürsü başkanı olmuş ve aynı yıl Antalya Bölgesi Arkeoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü olarak göreve devam etmiştir. Jale İnan’ın arkeoloji alanındaki katkıları arasında Perge ve Side kazıları özel bir öneme sahiptir. Side ve Antalya müzelerinin kurulması ve düzenlenmesi süreçlerine büyük katkı sağlamıştır. 1946 yılında Arif Müfid Mansel ile birlikte Perge kazı çalışmalarını başlatmış, bu çalışmalar 1974 yılına kadar devam etmiştir. Perge’nin zengin arkeolojik geçmişi, Side arkeolojik kazılarının da başlamasına öncülük etmiştir. 1977 yılında, Perge’de 12 metre yüksekliğindeki Demetrios ve Apollonios Kemeri’ni yeniden dikerek önemli bir başarıya imza atmıştır. Side su yolu üzerindeki kazılar sırasında yaşadığı zorlukları bir röportajında şöyle dile getirmiştir: “Dağ başında bu çalışmalar gerçekten kolay olmamıştır. Sabah erken saatlerde ekibimiz, yanımıza yalnızca kolay taşıyabileceğimiz kumanyayı alarak yola çıkardık. Akşamın geç saatlerine kadar çalışır, gece ise ölçü ve notları değerlendirirdik. Toprak altındaki kanallarda iki büklüm çalışmak, el lambasıyla ölçü almak, çizim yapmak, fotoğraf çekmek ve sarp yamaçlara tırmanarak su yolunun kaybolan kısımlarını araştırmak oldukça zordu. Jale İnan’ın bahsettiği bu zorlu şartlar herkes için oldukça güçtü; ancak bir kadın olarak bu koşullar altında dahi yılmadan çalışması, vatanına ve mesleğine duyduğu bağlılığın açık bir göstergesidir. Azmi, çalışkanlığı ve bilim dünyasına olan katkılarıyla Türkiye arkeolojisinde öncü bir figür olarak anılmaya devam etmektedir

HARRİET MARTİNEAU

Harriet Martineau:ilk sosyolog
Harriet Martineau, “sosyolojinin annesi” olarak anılan ve toplumsal bilimlere önemli katkılar sağlayan bir düşünürdür. 1802 yılında İngiltere’nin Norwich kentinde doğan Martineau, o dönemde kadınlara üniversite eğitimi verilmemesi nedeniyle öğrenimini evde, kendi kendine çalışma yöntemiyle sürdürdü. Erken yaşlardan itibaren erkeklere öğretilen derslere ilgi duyan ve hayatı boyunca kendi araştırmalarını yönlendiren bir bilim insanı olarak öne çıktı. Babası vefat ettikten sonra ailesi ekonomik zorluklarla karşılaştı ve bu durum, Harriet’in kendi hayatını idame ettirmek için bir yol bulmasını zorunlu hale getirdi. Kompozisyonlar, romanlar, gazete makaleleri, biyografiler, çocuk hikayeleri ve seyahat yazıları gibi farklı türlerde eserler üreterek geçimini sağladı. 1829 yılında yazmayı meslek edinme kararı aldı ve toplumsal sorunları ele alan eserler kaleme almaya başladı. Martineau, eğitim ve gözlem amacıyla gittiği Amerika’da iki yıl kaldı ve burada yaptığı gözlemlerden yola çıkarak toplum bilimi üzerine önemli fikirler geliştirdi. Bu düşüncelerini Society in America ve How to Observe Moral and Manners adlı eserlerinde ayrıntılı bir şekilde ele aldı. Yazılarında kölelik karşıtlığı, çocuk hakları ve kadınların toplumsal statüsü gibi konulara odaklanarak, toplumun en savunmasız kesimlerinin haklarını savundu. Ancak bu çabaları, ne yazık ki, ölümünden on yıllar sonra bile tam anlamıyla takdir edilmedi. Harriet Martineau, yazdığı yüzlerce makale ve kitabıyla sosyal sorunlara dikkat çekmiş olmasına rağmen, hak ettiği değeri görmemiş bir düşünür olarak tarihte yerini aldı. Buna rağmen, sosyal bilimlerin gelişimine yaptığı katkılar ve eşitlik mücadelesi ile hatırlanmaya devam etmektedir.

DEMETER TOPRAK ANA

DEMETER TOPRAK ANA
Demeter, tarım, bereket ve mevsim döngüleri ile ilişkilendirilen bir başka önemli tanrıçadır. Yunan mitolojisinde Demeter, ekinlerin büyümesini sağlayan ve insanlara toprağı işleyerek geçimlerini temin etmeyi öğreten bir figürdür. Demeter'in özellikle Antalya'daki Sidye'de, Mistik Bayramlar sırasında kutlanan gizem kültleri, tarıma dayalı inanç sisteminin önemli bir parçasıdır.


ATHENA

ATHENA BARIŞ TANRIÇASI
Athena, Yunan mitolojisinde hem Atina şehrinin koruyucu tanrıçası olarak hem de bilgelik, sanat, zekâ ve savaş stratejileriyle ilişkilendirilen önemli bir figürdür. Roma İmparatorluk Dönemi’nde, özellikle Side kentinde basılan sikkelerde yer alması, onun dönemin toplumlarında büyük bir öneme sahip olduğunu kanıtlar. Yunan kültüründe yalnızca savaşın değil, aynı zamanda barışın ve bilgelik arayışının da temsilcisi olarak görülmüştür.



KİBELE

KYBELE (KİBELE)BEREKET TANRIÇASI
Kybele (Kibele), Anadolu kökenli bir ana tanrıça olup, bereket ve doğurganlıkla özdeşleştirilir.Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde, özellikle Patara ve Side’de, Kybele’ye ait anıtlar bulunmuştur.Tanrıça, MÖ 6500-7000 yıllarına kadar uzandığı bilinen figürlerle, antik Anadolu halklarının yaşamında önemli bir rol oynamıştır bilimlerin gelişimine yaptığı katkılar ve eşitlik mücadelesi ile hatırlanmaya devam etmektedir.

ARTEMİS

ARTEMİS İN TANRIÇALIĞI
Tanrıça Artemis Yunan tanrıları arasında, Zeus ve Leto’nun kızı, Apollon’un ikiz kardeşi olarak bilinir. Bölge de en çok tapınım saygı gören tanrıçalardandır.Pergenin tanrıçası olarak bilinir. Vahşi doğa, vahşi hayvanlar tanrıçası olarak bilinir. Pamphylia bölgesinin en önemli kentlerinden biri olan Perge kentinde Tanrıçaya yerel ismi ‘Wanassa Preiia’6 olarak tapınılmıştır. Perge de tanrıçaya ait bir tapınak yer almaktaydı ve burda tanrıça onuruna törenler yapılmaktaydı. Phampliya da kalmayıp çevreye yayıldığı yazıtlardan ve sikkelerden anlaşılıyordu. Antalya müzesinde çektiğimiz Artemis başı, avlanan Artemis ve Artemis heykeli

FİNAL ANKETİ